Çocuklarda Kardeş Kıskançlığı

Sahip olmanın çok önemli olduğu günümüz toplumunda, bir başkasında olanın aynısını elde edememek oldukça zordur. Oysa kıskançlık insanın doğasında var olan olağan bir duygudur.  Fakat  daha öncesinde olanın eksikliği ile yüz yüze kalındığında o şeye daha fazla arzu duyulur. Kimi zaman hayatta ilerlemek de eksiklik yaşamaya ve bunu aşmak için uğraşmaya, farklı çözüm yolları üretebilmeye ve elbette tüm bunları yaparken de kıskançlık duygusunun yol açtığı bedelleri ödemeye bağlıdır.

Sıklıkla karşımıza çıkan kıskançlık türlerinden biri olan “kardeş kıskançlığı” aynı ebeveyne sahip çocukların, anne babanın sevgi ve ilgisini paylaşmak istememe, kardeşin doğum sürecini takiben kardeşin özelliklerine sahip olmak isteme (gerileme davranışları) veya küçük kardeşin büyük kardeşe yönelik olumsuz duygular besleme (onun başarılarını kıskanma, vb) durumu olarak adlandırılabilir. Kıskançlık duygusu çocuğun ebeveynin “sevdiği tek kişi” olma isteğinden, arzusundan kaynaklanır.  Yukarıda söz edildiği gibi kıskançlık doğal bir duygudur. Bir çocuğun kardeşini kıskanması veya ona zarar vermek istemesi onu kötü bir çocuk yapmaz, yalnızca paylaşım ve kısmen var olan ilginin azalmasıyla beraber geçici bir kayıp duygusu yaşamaktadır.

Bu dönemde anne babalar kendilerini genellikle sevgilerini eşit olarak çocukları arasında paylaştırmak zorunda hissederler.  Oysa çocuk bu sevginin eşit olarak paylaştırılmasının sıklıkla vurgulanmasından ziyade, kendilerini özel ve farklı hissetmek ister. Bunu yapmaya çalışmanın, kıskanmasın diye bir çocuğa bir şey alırken her seferinde diğerine de aynısından almanın esasında çocuk için bir anlamı yoktur.  Her çocuğun kendine ait bir annesi, bir babası vardır; tıpkı her bir çocuğun kendi anne babası için tek olması gibi. Çocuklar sevgiyi eşit paylaşmak istemezler. Aynı şekilde değil, kendilerine özel, ayrı biri olarak sevilmek isterler.

Peki kıskançlık belirtileri küçük çocuklarda kendini hangi farklı durumlarla gösterir ?

 

Çocuklar kıskançlıkları ile baş edemediklerinde, onu bastırdıklarında bu kıskançlık çeşitli belirtiler ve davranış örüntüleri şeklinde ortaya çıkar. En sık görünümleri; alt ıslatma, parmak emme, kardeşine zarar verme,  tırnak yeme, yemek yemeyi reddetme, içe kapanma veya tam tersi aşırı hareketlilik, agresif tutum ve davranışlar, farklı ortamlarda sürekli rekabet halinde olma veya tam tersi rekabet ortamlarından kaçınma şeklinde görülebilir. Küçük çocuklar da büyükleri kıskanır; çünkü kendileri daha ayakta duramaz, yürüyemezken büyüklerin koştuğunu veya kendisi henüz kısıtlı bilgi ve beceriye sahipken, büyük kardeşin pek çok şeyi yapabildiğini görür. Bu durum karşısında kendisini yetersiz hisseder ve öfkelenir. Ağabeyi veya ablasıyla benzer hakları elde edebilmek için uygun olmayan yollarla eyleme geçebilir.

 

Bazı ailelerde anne babalar ne yaparsa yapsın çocuklarındaki kardeş kıskançlığına bağlı yaşanılan krizi çözemediklerini ifade ederler. Böyle durumlarda ebeveynlerin çocukluk dönemlerinde kendi kardeşleriyle olan ilişkilerini ve o süreçte yaşanılanları yeniden hatırlamaları ve üzerine düşünmeleri önemli olabilir.

 

Kıskanan çocuğa nasıl davranmak gerekir?

 

  • Öncelikle kıskançlık duygusunu uygun yollarla açığa çıkarmasını sağlamak amacıyla ebeveyn tarafından çocuğa alan açılması ve negatif duygularını ortaya koyabilmesi için rahatlatılması gerekmektedir. Bu duyguların olağan olduğu ve bunu birlikte nasıl aşacaklarına dair çocuğa karşı sergilenen empatik yaklaşım onu rahatlatacak ve kendisini, gereksinimlerini ifade edebilmesi için onu cesaretlendirecektir. Aksi halde yani bu duygusundan dolayı eleştirildiği takdirde kendisini kötü hissedecek, bundan kardeşini sorumlu tutarak ona karşı olumsuz ve düşmanca davranışlarını arttıracaktır.
  • Kardeşler arası problemler, bir kardeşin ihmaline bağlıysa, anne babalar ile çocuklar arasında düzenli ve güvenli birliktelik sağlanmalıdır.
  • Çocuklar arasında kıyaslama yapmamalıdır.
  • Kavga eden çocuklara evde ayrı oyun yerleri hazırlanabilir.
  • Aile büyüklerinin kardeşlerin aralarında çıkan anlaşmazlıklara çok şiddetli boyutta olmadığı takdirde müdahale etmemeleri gerekir; kardeşlerin sorunlarını kendi içlerinde çözmeyi öğrenmeleri önemlidir. Eğer kardeşlerin kavgalarına müdahale etmek gerekiyorsa, kimin haklı olduğu üzerinde değil, birlikte çözüm bulmalarına odaklanılmalıdır.
  • Son olarak bu zorlu süreçte babalara da önemli görevler düşmektedir. Baba anneyi desteklemeli, anne bebekle ilgilenirken baba diğer çocukla ilgilenip onu farklı etkinlik ve paylaşımlarla sakinleştirebilmelidir.
Paylaşmak güzeldir:
Yazan:

Psikolog